Bu bölümde yine okuyucunun anlamasını kolaylaştırmak için tablo yöntemini kullanacağım. İddia ve cevabın yan yana görülmesi suretiyle meselenin anlaşılması kolaylaşacaktır.

 Hikmet konusu tüm gelenekçi iddiaların temelini oluşturduğundan, söz konusu kavramı kapsamlı bir biçimde analiz etmemiz gerekmektedir. Hikmet, kelime anlamı olarak “sözde ve davranışta tam ve doğru isabet, lafzı az, manası engin söz, Kur’an’da Allah’ın peygamberlerine ve mümin kullarına nasip ettiği derin anlayış kabiliyeti” gibi çok çeşitli anlamlarda kullanılabilen geniş kapsamlı bir kavramdır. 

                KURAN DIŞI VAHİY OLDUĞU İDDİASI

              İddia:1                                       İddiaya Cevap:

Hikmet, Kur’an’dan ayrı bir şeydir. Hikmet aynen Kur’an gibi Peygamberimize vahyedilmiştir.

 

Peygamberimize Kur’an’dan ayrı, Kur’an’ın içinde olmayan vahiyler de inmiştir. Bunun adı vahy-i gayri metluv’dur.

 

HADİS

Bana Kur’an’ın MİSLİ kadar daha hüküm verildi. (Ahmed b. Hanbel)

KURAN’IN BENZERİ SÖZLER OLABİLİR Mİ?
Tur 34: Eğer iddialarında samimi iseler Kur’an’ın MİSLİ bir söz meydana getirsinler.
Ayet YAN TARAFTAKİ hadisi çürütüyor. Ayette Kur’an ile aynı görevi icra edecek sözlere açık bir meydan okuma var. Eğer benzer görevi icra edecek sözler varsa, Kur’an’ın yukarıdaki iddiası boşa çıkar. Allah, inkârcılara Kur’an’ın benzeri olmadığını söylerken, bazı din adamlarının çıkıp Kur’an’ın mislinin benzeri hadisler de olduğunu, rivayetlerin Kur’an’ın misli hükümler içerdiğini iddia etmesi, alıntıladığımız ayetleri inkâr manasına gelir.
 KUR’AN’IN MİSLİ YOKTUR!

İsra 88: De ki: “Tüm insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini oluşturmak amacıyla toplansalar ve bu konuda birbirlerine destek olsalar bile onun bir benzerini oluşturamazlar.”

Kur’an, kendisinin Allah tarafından açıklandığını birçok ayette belirtiyor. Rivayetler Kur’an’ın benzeri bir mesaj içeriyorsa, Kur’an’da zaten benzer sözler olduğu için rivayetlere gerek kalmıyor. Daha iyisi Kur’an’da varken hadise neden ihtiyaç olsun?

Ayrıca Peygamberimizin şahsi sözlerinin yazılmasına veya kaydedilmesine dair emir içeren bir tek ayet bile yoktur. Kendi aramızdaki borçların bile yazılmasını söyleyen ALLAH (2:282), Peygamberimizin kişisel sözleri yazılması gerekseydi hiç söylemez miydi? Kur’an’ın böylesine önemli bir detayı atlaması mümkün müdür?

          

     HADİSLERDEN HİKMET ALINMASININ GEREKLİ OLDUĞU İDDİASI

 

        İddia:2                                      İddiaya Cevap:2

       .

Hikmet, Kur’an’dan çıkarılmış doğru hükümlerdir, yine Kur’an’ın içindendir ama Kur’an’dan ayrı bir şeydir.

 

Bu HÜKÜM çıkarma işlemini de sadece Peygamberimiz yapabilir. 

 

KUR’AN HİKMETİN TA KENDİSİDİR

Âl-i İmran 58: Sana bu okuduklarımız, ayetlerden ve HİKMETLİ mesajdandır.

Kamer 5: Bu, üstün bir hikmettir; ancak uyarılar yarar sağlamıyor.

KUR’AN ALLAH TARAFINDAN DETAYLANDIRIMIŞTIR Kİ, BAŞKASINA MUHTAÇ OLMAYALIM!
Hud 1: Elif, Lam, Ra. (Bu) öyle bir kitaptır ki, bilge ve her şeyden haberdar olan tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış ve sonra da açıklanıp detaylandırılmıştır.

Hud 2: Ki ALLAH’tan başkasına tapmayasınız. Kuşkusuz ben, O’ndan size bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.

Yukarıdaki iki ayet konumuz açısından oldukça önemlidir. Kur’an’ın hikmetli olduğunu ve Allah tarafından detaylandırıldığını ve bu detaylandırmanın nedeninin ise başka kişilere kulluk yapmamamız için olduğu belirtilir.

 

Ayetin devamında ise Muhammed Peygamber’in sadece bir uyarıcı ve müjdeci olduğu belirtilmiştir ki, ayetin mesajına uygun olmayan bir görev yüklemesi elçiye yapılmasın. Fakat günümüzdeki uygulama bunun tersi yönündedir.

 

Ayrıca “Peygamberimiz Kur’an’dan bu hükümleri çıkarabiliyorsa, biz neden çıkması gereken hükümleri çıkaramıyoruz?” diye bir soru da sorulabilir! Elçiler insanüstü özelliklere sahip değilse (ki değil) benzer bir sonuca bizler de ulaşabilmeliyiz. “Kur’an’ı sadece şu veya bu kişi anlar ve bize anlatır” demek Kur’an’ın temel mesajı ile çelişir.

 

TESADÜF DEĞİL!

 

Kehf 109: De ki, “Rabbimin sözleri için okyanus mürekkep olsa ve hatta bir o kadarını da katsak, Rabbimin sözleri tükenmeden okyanus tükenir.”

 

Kehf 110: De ki, “Ben sizin gibi bir insandan başka bir şey değilim. Tanrı’nızın bir tek Tanrı olduğu bana vahyedildi. Rabbiyle karşılaşmayı uman herkes erdemli işler yapsın ve Rabbine olan kulluğa hiç kimseyi ortak koşmasın.”

 

Yukarıdaki iki ayetin yan yana gelmesi tesadüf değildir. Biri Allah’ın sözlerinin tükenmezliğinden bahsederken, diğer ayetin “ben de sizin gibi bir beşerim” şeklinde devam etmesi arasında bağ kurmalıyız. “Allah’ın elçisinin hadisleri Kur’an’ı daha iyi açıklar” demek, elçisini, konuları Allah’tan daha iyi açıklayan ve izah eden bir konuma getirir. Allah, ayetleri her müminin kolayca anlayacağı ve hüküm çıkarabileceği şekilde göndermedi mi?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HADİSLERİN DE HÜKÜM KAYNAĞI OLDUĞU İDDİASI

 

           İddia 3:                                 İddiaya Cevap:3

                                                    Hadis-i Şerifler, ayetleri açıklarlar. Ayetlerde kısa ve öz olarak beyan edilen ilâhî maksatları izah ederler.

 

Kur’an’da yer almayan bir konuda hadisler hüküm ortaya koyarlar. Kur’an, İslam dininin en önemli bilgi kaynağı olmakla birlikte, tek bilgi kaynağı değildir.

 

ALLAH’IN YASAMADA ORTAĞI YOKTUR

 

Kehf 26: (…) O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.

 

DİN ADINA KAÇ KİTABI DAHA İZLİYORSUNUZ?

 

Müminun 53: Fakat onlar, işlerini çeşitli kitaplara ayırdılar. Her grup kendi yanında bulunandan hoşnut…

İÇİNDE DİLEDİĞİNİZİ BULDUĞUNUZ KİTAPLARINIZ MI VAR?

Kalem 37: Yoksa bir kitabınız var da onu mu okuyup duruyorsunuz?

 

Kalem 38: Ve içinde her dilediğinizi bulabiliyorsunuz?

 

Yukarıdaki ayetler günümüz İslam ülkelerindeki inançların neden çeşitli olduklarının bir özetidir. Her bir ülke ayrı dini kaynak ve hükümlere sahip ve her biri de bu dini hükümlerden memnunlar. Ve dinlerini, mezheplere bölüp parçalamış haldeler.

Kur’an’la Birlikte Kaç Hadisiniz Daha Var?

 

Casiye 6: Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH’ın ayetleridir. ALLAH’tan ve ayetlerinden başka hangi hadise iman edeceksiniz?

 

Gayet net bir soru! Allah’ın ayetlerinden sonra hangi hadise iman edeceksiniz? Hangi hadisleri hüküm kaynağı olarak alacaksınız? Ahirette bu ayetteki soru sorulduğunda nasıl hesap vereceksiniz?

 

KUR’AN TEK BİLGİ KAYNAĞIDIR

Nisa 113: ALLAH’ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni nerdeyse saptıracaktı. Onlar, yalnız kendilerini saptırır; sana hiçbir zarar veremezler. ALLAH sana kitap ve bilgeliği indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti. ALLAH’ın sana olan lütfu büyüktür.

 

Bilmediğimiz şeyleri öğreten Allah’tır/Kur’an’dır. Muhammed Peygamber de dâhil olmak üzere hepimiz dini Kur’an’dan öğreniyoruz. Allah dinimizi öğretmeye kadirdir. Kur’an’dan sapmak ve ayrı dini kaynaklar edinmek keskin bir dille birçok ayette yasaklanmıştır.

 

AYETLERİN YANINDA KAYNAK EDİNENLERİN HALİ

 

Zuhruf 36: Kim Rahman’ın mesajına aldırış etmezse, ona bir şeytanı sardırırız da onun arkadaşı olur.

 

Zuhruf 37: Nitekim onları yoldan çıkarırlar. Buna rağmen onlar doğru yolda olduklarını sanırlar.

Kasas 87: Sana indirildikten sonra seni ALLAH‘ın AYETLERİNDEN SAPTIRMASINLAR. RABBİNE ÇAĞIR; ortak koşanlardan olma.

Kur’an’dan başka hüküm kaynakları edinmek veya din adına yığınla bilgi kaynağı edinmek, yukarıdaki ayetlerin kapsamına girmek anlamına gelir. Bunca indirilen ayet, vahiyden sapmanın neden ciddi bir uyarı konusu yapıldığını bize düşündürmelidir!

          

KURAN’DA YETERİNCE DETAY OLMADIĞI İDDİASI

  

         İddia 4:                                       İddiaya Cevap:

Pek çok konuda Kur’an’ı Kerimde temel ilkeler verilmiştir, lakin birçoğunda tafsilata girilmemiştir.

 

Böyle bir durum söz konusu iken Kur’an dışında başka hiç bir bilgiye gerek kalmaksızın yeterlidir demek her şeyden önce hakikatlere ters düşer.

 

 

HÜKÜM KAYNAĞI ARAMAYAN PEYGAMBER!

 

Enam 112: Böylece, her peygambere insanlardan ve cinlerden olan şeytanları düşman kıldık. Aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözleri vahyederler. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Onlara ve ettikleri iftiralara aldırma.

 

Enam 113: Ahirete inanmayanların kalbi ona kansın, ondan hoşlansın ve gerçekten yapmak istediklerini yapabilsinler diye…

 

Enam 114: ALLAH’tan başka yasa koyucu mu arayayım? O ki, size kitabı detaylı olarak indirmiştir. Kendilerine kitap vermiş olduklarımız onun Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler. O halde kuşkulananlardan olma.

 

Enam 115: Rabbinin kelimeleri doğruluk ve adaletle tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir.

 

Enam 116: Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni ALLAH’ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup saçmalıyorlar.

 

Yukardaki ayetlerin mesajını özetleyelim:

 

1.       Peygamberlerin düşmanları vardır.

2.       Bu düşmanlar yaldızlı sözlerle saptırırlar.

3.       Sadece aldatıcılar gerçekte inanmayanları bu sözlerle saptırır.

4.       Allah’tan başka yasa koyucu arayanlar sapmıştır.

5.       Kur’an, Allah tarafından detaylandırılıp tamamlanmıştır.

6.       Yeryüzündekilerin çoğu ZANNA UYARLAR.

 

Yukarıdaki 5 ayet, Kur’an’ın en önemli mesajlarını içeriyor, desek yeridir. “Hüküm kaynağı nedir?” sorusunun cevabını veren ayetin hemen sonrasında DETAYLI OLDUĞUNU DA BELİRTMESİ TESADÜF DEĞİLDİR. Zanni kaynaklarda detay olduğunu ve bu kaynakların gerekli olduğunu iddia edenler, Kur’an’daki detayların yetersiz olduğunu söylemek zorunda kalıyorlar.

 

KUR’AN’I BEĞENMEYENLER OLMUŞTUR ve OLACAKTIR

 

Yunus 15: Onlara apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, bize kavuşmayı ummayanlar, “Bundan başka bir Kur’an getir yahut onu değiştir!”, derler. De ki: “Onu kendi tarafımdan değiştiremem. Ben yalnız bana vahyedilene uyarım. Rabbime karşı gelirsem, büyük günün azabından korkarım.”

 

Şura 13: Daha önce Nuh’a buyurduğu dini size yasa olarak belirledik. Sana vahyettiğimiz gibi İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya da öğütledik: “Bu dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin.” Fakat kendilerini çağırdığın şey, ortak koşanlara ağır gelmektedir. ALLAH dileyeni kendine seçer ve kendisine yöneleni doğruya ulaştırır.

 

Günümüzde Kur’an’ı tek dini kaynak olarak görmeyen kişiler aslında geçmişteki müşriklerin modern tezahürleridir. Sadece vahye uymak Kur’an’ın tanımıyla müşriklere ağır gelir. Ayrıca dini kaynaklar uydurup oluştururlar. Dinde ayrılığa düşmek ve dini kaynaklar üretmek vahye ters yönde hareket etmek anlamını taşır.

 

ÖNEMLİ BİR SORU!

 

Maide 101: İnananlar! Açıklandığı vakit hoşunuza gitmeyecek şeyler hakkında sorular sormayın. Kur’an’ın ışığında sorarsanız size açık olurlar. ALLAH özellikle onlardan söz etmedi. ALLAH bağışlayandır, yumuşaktır.

 

Maide 102: Sizden önce bir topluluk o tip soruları sordu da, o sorularından dolayı inkârcı oldular.

 

Hadislerin arasından çıkardığınız herhangi bir hükmün, ALLAH’ın bağışladığı bir hüküm olup olmadığını nasıl bilebilirsiniz? Allah özellikle hangi sorulardan bahsetmedi, bunu bilmemizin imkânı yok. Dolayısı ile rivayetlere gidip hüküm devşirdiğinizde 102. Ayetteki ciddi uyarıdan nasıl kurtulacaksınız? Neden Allah’ın söz etmediği soruları dine ekleme ihtiyacı hissederek sorular soruluyor? Sorular KUR’AN IŞIĞINDA SORULMALI DEĞİL Mİ?

 

Kur’an Gerekli Tüm Sorularımızın Cevabını İçermiyor Mu?

 

TÜM ELÇİLERE HİKMET VERİLDİ

 

Enam 89: İşte onlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer şu halk, bunları inkâr ederse, biz onların yerine inkâr etmeyecek bir toplumu geçiririz.

 

Yukardaki ayet, 18 elçinin ismini andıktan hemen sonra hepsine hikmet verildiğini belirtiyor. Hikmetin hadislerde olduğunu iddia edenler neden diğer elçilerin de hikmetlerini/hadislerini aramıyorlar? Neden hadis kitaplarından çok daha düzgün ifadeler taşıyan Tevrat ve İncil’de hikmet aramıyorlar?  Kur’an açık bir şekilde elçiler arasında ayırım yapılmaması gerektiğini defalarca belirtir. Sadece bir elçinin rivayetlerinde hikmet aramak, diğer elçilerin rivayetleri var yok mu diye bakmamak, elçilerin arasında ayrım yapıldığını göstermez mi?

 

   

ELÇİLER ARASINDAN AYRIM YAPIYOR MUSUNUZ?

Nisa 152: ALLAH’a ve elçilerine inanan ve onların hiçbiri arasında ayrım yapmayanların da ödüllerini ileride verecek. ALLAH bağışlayandır, Rahim’dir.

 

Aslında birçok şekilde elçilerin arasında ayrım yapılmıştır. Ezana sadece Muhammed Peygamber’in ismini eklemek, kelime-i şehadete de sadece onun ismini eklemek, camilerimizde Allah’ın isminin yanına Muhammed Peygamber’in ve sahabilerin isimlerinin konulması, sadece bir elçinin kutlu doğum haftasının kutlanması gibi örnekleri çoğaltabiliriz.

 

BENZERİ HÜKÜMLER ZATEN GETİRİLMİŞ!

 

Bakara 106: Herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya unutturursak, onun yerine daha hayırlısını veya onun benzerini getiririz. Allah’ın her şeye kadir olduğunu bilmez misin?

 

Yukarıdaki ayet, bir hüküm kaldırıldığında onun yerine başka bir hükmün ikame edileceğini açık bir şekilde söylüyor. Hal böyle olunca rivayetler nasıl Kur’an’dan ayrı bir hüküm kaynağı olabiliyor? Allah’ın Kur’an’da buyurduğu hükümlerin eksik ve yetersiz olduğunu iddia etmek yine örnek verdiğimiz ayetle çelişir.

 

HİKMET KUR’AN’DAN AYRI BİR ŞEY Mİ?

 

Âl-i İmran 164: ALLAH, inananların içinden, onlara ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitap ve bilgelik öğreten bir elçiyi göndermekle iyilikte bulundu. Oysa onlar daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler!

 

Kur’an’ın ifadesiyle Muhammed Peygamber’in vahiyle imanı öğrendiğini görüyoruz (Şura:52 bkz). Kur’an’ın öğretmeni de yine Yüce Allah’tır (Rahman:2 bkz).

 

Eğer hikmetin Kur’an’dan ayrı öğrenilen ve indirilen bir şey olduğu düşünülür ve iddia edilirse bu, Zuhruf 44. ayetle ve Kur’an’ın birçok ayetiyle çelişen bir durum ortaya çıkarır.

 

RİVAYETLERDEN SORUMLU MUYUZ?

 

Zuhruf 43: Sana vahyedilene sarıl; çünkü sen doğru yoldasın.

 

Zuhruf 44: Bu, sana ve halkına bir mesajdır; ondan sorulacaksınız.

 

Kur’an, birçok ayetinde sadece vahye uymamız gerektiğinin altını çizerken hesaba çekileceğimiz biricik kaynağın da kendisi olduğunu söylüyor. Rivayetlerden veya birtakım din adamlarının şahsi çıkarımlarından sorumlu olsaydık bunun işaretlerini de Kur’an’da görmemiz gerekirdi.

 

Oysa Kur’an’da bunun tam aksi BİR MESAJIN altı defalarca çizilir. Peygamberimizin dilinden “Ben sadece vahye uyuyorum” denilerek biz müminlere de aynen Muhammed Peygamber’in yaptığı gibi vahye uymamız öğütlenir.

 

 

YÜCE ALLAH KELİME SIKINTISI ÇEKMEZ

           

Kehf 109: De ki, “Rabbimin sözleri için okyanus mürekkep olsa ve hatta bir o kadarını da katsak, Rabbimin sözleri tükenmeden okyanus tükenir.”

 

Kur’an, sınırları belli bir kitaptır. Eksik olduğu iddia edilen ve delil olarak getirilen bazı örnekleri Allah Kur’an’da vermekten aciz değildir. Hangi soruyu sorarsanız sorun ya Kur’an’da açıklanmıştır ya da öyle bir soruya cevap vermeye gerek yoktur. Allah, Kur’an’da tekrarlanan anlatımlar yerine dileseydi eksik diye iddia edilen cümleleri kurabilirdi. Aslında Kur’an’ın yetersiz olduğunu ve hadislerin Kur’an’ın pratiği olduğunu iddia etmek, Allah’ın kelimelerle (hadislerde olduğu iddia edilen) pratik bir din gönderemeyeceğini iddia etmek demektir.

 

 

KURAN ÜSTÜN BİR KİTAPTIR MÜŞRİKLER ANLAMASADA 

            

Haşr 21: Bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirseydik, ALLAH’a olan saygıdan ötürü onun titreyip paramparça olduğunu görecektin. Belki düşünürler diye biz insanlara böyle örnekler vermekteyiz.

 

ALLAH KULLARINDAN DİLEDİĞİNE HİKMET VEREBİLİR

 

Bakara 269: HİKMETİ dilediğine verir. Kime HİKMET verilmişse ona çok büyük iyilik yapılmıştır. Düşünce sahiplerinden başkası öğüt almaz.

 

RABBİMİZİN YOLUNA HİKMETLE ÇAĞIRMALIYIZ

Nahl 125: Rabbinin yoluna HİKMETLE ve güzel bir aydınlatma ile çağır. Onlarla en güzel biçimde tartış. Rabbin, yolundan sapanları ve doğru yolda olanları en iyi bilendir.

 

Allah, layık gördüğü kullarına dün hikmet verdiği gibi bugün de verebilir. Kur’an’ın üstün bir kitap olduğuna iman eden biri için Kur’an’ın anlamına dokunmak kolaylaşacaktır. Baştan Kur’an’ı yetersiz ve hadisleri Kur’an’ın açıklaması olarak gören birine kitap kendini kapatacaktır (İsra:45-46, Vakıa:79 bkz).

 

Hadisler de olmayan hikmetleri/hükümleri ne yapacağız? 

 

            Futbol ve diğer sporlar haram mı?

            Kanguru yemek helal mi?

            Domates yemek helal mi?

            

Yukarıdakilere benzer yığınla soru sorulabilir. Hadis izleyicileri Kur’an’ı yetersiz çıkarmak için bu türden sorular sorarak, cevaplarının Kur’an’da olmadığı söyleyip, Kur’an’ın yetersiz olduğuna hükmederler.

 

Peki, hadislerde de olmayan (yukarıdaki gibi) hükümleri gördüğünüzde, neden aynı şekilde hadislerin de yetersiz olduğuna hükmedip, tutarlı davranmıyorsunuz?

 

Kur’an’daki HİKMET TANIMLARI ve listesi tek bir sureden alınmıştır. Daha geniş bir tanım için komple Kur’an araştırılmalıdır. (Hikmetleri  Parantez içinde numaralandırdım )

 

İsra 11: İnsan, iyi bir şey için dua ettiğini sanırken aslında kötü bir şey için dua eder,(1)  . İnsan çok acelecidir (2).

 

İsra 12: Geceyi ve gündüzü iki ayet (delil) kıldık. Rabbinizin nimetlerini arayasınız ve (3) yılların hesabını bilesiniz diye gecenin ayetini sildik, gündüzün ayetini aydınlık kıldık. Biz her şeyi AYRINTISIYLA AÇIKLARIZ.

 

İsra 13: Her insanın kaderini (4) kendi kişisel seçimine bağlamışızdır. Diriliş gününde kendisi için bir kayıt çıkarıp yayımlarız.

 

İsra 14: Kaydını oku. Bugün hesap görücü (5) olarak sen kendine yetersin.

 

İsra 15: Kim doğru yola gelirse kendisi için yola gelmiş bulunur. Kim saparsa kendi aleyhine sapar. Hiç kimse başkasının (6)  yükünü çekmez. Biz bir elçi (7) göndermeden hiç kimseyi cezalandırmayız.

 

İsra 16: Biz bir toplumu yok etmek istediğimiz zaman onun ileri gelen varlıklılarının orada kötülük yapmasına (8)  izin veririz. Böylece o topluma verilmiş söz gerçekleşir ve onu yerle bir ederiz.

 

İsra 17: Nuh’tan sonra nice toplumları  (9) yok ettik. Kullarının günahlarını haber alıcı ve görücü olarak Rabbin yeter.

 

İsra 18: Kim bu geçici dünyayı isterse, orada istediğimize (10)  dilediğimiz kadar veririz. Ancak daha sonra onu, kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme mahkûm ederiz.

 

İsra 19: Kim ahireti seçer ve mümin olarak gereken çabayı (11) gösterirse, işte onların çabası takdir edilir.

 

İsra 20: Hepsine, onlara da bunlara da, Rabbinin nimetlerinden (12) ulaştırırız. Rabbinin nimetleri (13) sınırlanmamıştır.

 

İsra 21: İnsanları birbirlerinden nasıl üstün kıldığımıza (14) dikkat et. Ahiretin dereceleri ve üstünlükleri  (15) daha büyüktür.

 

İsra 22: ALLAH ile birlikte (16) başka tanrı edinme, yoksa kınanmış (17)  ve yalnız bırakılmış olarak oturup kalırsın.

 

İsra 23: Rabbin, yalnız kendisine kulluk etmenizi ve anaya babaya karşı iyi davranmanızı (18) emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara “Öf” bile deme (19) ve onları azarlama. Onlarla güzel bir biçimde konuş.

 

İsra 24: Onlara merhamet ederek alçak gönüllük kanadını ger ve de ki, “Rabbim, beni küçükken yetiştirdikleri gibi (20) sen de onlara acı.”

 

İsra 25: Rabbiniz İÇİNİZDEKİLERİ (21)  çok iyi bilir. Erdemli davranırsanız, elbette O, tevbe edenleri bağışlayandır.

 

İsra 26: Akrabaya haklarını ver. İhtiyaç sahiplerine ve yolcuya da  (22) … Ancak SAÇIP (23) SAVURMA.

 

İsra 27: Kuşkusuz, saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdır ve şeytan, Rabbine karşı (24) nankördür.

 

İsra 28: Rabbinden umduğun bir rahmeti elde etmek için onlardan yüz çevirmek zorunda kalırsan (25) onlara yumuşak söz söyle.

İsra 29: Elini boynuna bağlama (26) ve tümüyle de açma, yoksa pişman olur, üzülürsün.

 

İsra 30: Rabbin, dilediğine rızkını bol verir, (26) veya kısar. Kuşkusuz O, kullarından haberdardır, onları görendir.

 

İsra 31: Fakirlik korkusuyla  (27) çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırıyoruz. Onları öldürmek, büyük bir suçtur.

 

İsra 32: Zinaya YAKLAŞMAYIN (28) ; çünkü o büyük bir günah (29) ve kötü bir davranıştır.

 

İsra 33: ALLAH’ın kutsal kıldığı canı haksız (30) yere öldürmeyin. Kim haksızlığa uğrayarak öldürülürse onun mirasçılarına (31) yetki vermişizdir. İntikam duygusuyla öldürmede sınırı aşmasın (32) ; zira kendisine yardım edilmiştir.

 

İsra 34: Yetimlerin malına, onlar ergenlik çağına ulaşıncaya kadar dokunmayın (33), yararlarına olursa başka.

 

İsra 35: Ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam yapın (34) ve doğru teraziyle tartın. Elbette bu daha iyidir ve sonucu daha güzeldir.

 

İsra 36: Bilmediğin bir şeye inanıp ardına düşme (35), çünkü işitme, görme duyusu ve beyin, hepsi ondan sorumludur.

 

İsra 37: Yeryüzünde kibirli kibirli dolaşma (36), sen ne yeri delebilirsin ne de dağlar kadar boylu olabilirsin.

 

İsra 38: Tüm bunlar, Rabbin tarafından (37) hoş görülmeyen kötü davranışlardır.

 

İsra 39: BUNLAR, Rabbinin sana VAHYETTİĞİ HİKMETLERDENDİR. ALLAH ile birlikte başka tanrı edinme; aksi halde kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.

 

Yukarıdaki ayetlerden hikmetin neler olduğunu öğrendik. Kur’an, baştan sona hikmetlerden örnekler verir. Her cümlesinde ayrı detay ve hikmetler vardır. Yıllarca aynı ayeti okuyup sanki ilk kez okuyormuş gibi düşündüğümüz çok olmuştur. Allah ne yaparsa mükemmel yapandır. Kitabı da kusursuz ve apaçıktır. Sorun kitapta değil, kitaba akl-ı selim yaklaşmayan ve ATALARININ ANLAYIŞLARINI YAMA YAPARAK KUR’AN’I ANLAMAYA ÇALIŞAN MOLLALARDA ve onlara güvenip kendilerini sorgulamayan kişilerdedir.

 

“SADECE KUR’AN” DENİLDİĞİNDE BUNU DİYENLERDEN NEFRET EDİYOR MUSUNUZ?

İsra 41: Biz, öğüt almaları için Kur’an’da açıkladık. Ne var ki bu, sadece onların nefretini arttırır.

 

İsra 46: Ve onu anlamalarını engellemek için kalplerine kabuklar, kulaklarına da ağırlık koyarız. Rabbini yalnızca Kur’an’da andığın zaman nefretle geriye dönerler.

 

Yukarıdaki ayetlerde bir inkârcı tanımı yapılmıştır. Bu tanıma uyan kişi Rabbimizi sadece Kur’an’dan öğrenmeye karşı oldukça tepkilidir.

 

Bunu test etmek oldukça kolaydır. Bir din adamına “Kur’an yeterlidir ve hadislere gerek yoktur” deyip, onun tepkisini ölçün, gözlemleyin ve bu ayetin gaybi tecellisine siz de tanık olun.

 

“İslam dini Kur’an ile sınırlıdır” dediğimizde büyük bir nefretle karşılaşıyoruz. Yukarıdaki ayetlerin gaybi bir tecellisini yaşıyoruz. Allah bize inkârcıların vasıflarını açıklarken yukarıdaki ayette izah edildiği gibi Rabbimizin emirlerini sadece Kur’an’da andığımızda nefretle karşılanıyoruz. Bu tesadüf mü?

 

ÖNEMLİ BİR UYARI!

 

Allah’a, elçilerine ve sahabeye hadisler yoluyla iftiralar atıldığına tanık oluyorum. Yukarıda ismini andığım kimselerden herhangi birine iftiralar atarak dine eklemeler yapmanın ve bu yolla dini bozmanın cezası cehennemdir.

 

Allah, elçileri ve sahabe, recm (taşlayarak öldürme cezası), mürtedin öldürülmesi, kadınlara peçe takılması ve aşağılanması, Peygamberimizin hayatına dair başından geçen olayların sanki o an oradaymış gibi yalan yanlış nakledilmesi gibi konularda yığınla iftiraya uğramışlardır. Rivayetlerin hangisinin kesin olarak Peygamberimiz tarafından söylendiği asla bilinemez. Yaklaşık iki-üç asır sonra rivayetlerin sağlıklı nakledildiğini söyleyen kişilerin akıl sağlığında problem vardır (10:100, 67:10).

 

Kur’an’la Birlikte Kaç Hadisiniz Daha Var?

 

Casiye 6: Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH’ın ayetleridir. ALLAH’tan ve ayetlerinden başka hangi hadise iman edeceksiniz?

 

Bu ayetin orijinalinde ‘’hadis’’ kelimesinin geçtiğine lütfen siz de gözlerinizle tanık olunuz. Birçok Kur’an çevirisinde ‘’hadis’’ kelimesinin bu mükemmel kullanımı, ‘’söz’’ olarak çevrilerek ayetin anlamı gizleniyor. Hadis kelimesi Türkçeye geçmiş ve halk tarafından biliyor. Birçok Arapça kelimeyi Türkçe çevirmeden metinde Arapça olarak bırakan çevirmenler neden hadis kelimesine gelince söz birliği yapıp zaten bilinen hadis kelimesi yerine ‘’söz’’ olarak çevirmeyi tercih ediyorlar? Ayeti, “ALLAH’tan ve ayetlerinden başka hangi söze iman edeceksiniz?” olarak çevirseler dahi ayetteki anlam kaybolmuyor. Böyle bir soruyu, ‘’Buhari’nin, Müslim’in, falanca âlimin sözlerine de iman ediyorum(!)’’ olarak cevaplayabilecek olan var mı?

 

NEDEN KENDİ KAYNAKLARINIZA UYMUYORSUNUZ?

 

Aşağıdaki rivayetler, hadis izleyicilerinin işine gelmiyor!

 

Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve “Yazdığınız şey nedir?” dedi. “Senden işittiğimiz hadisler” dedik. Hz. Peygamber, “Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.” (El-Hatib, Takyid, 33)

 

Benden bir şey yazmayın, benden Kur’an dışında bir şey yazan onu yok etsin. (Sahih-i Müslim c.4, sayfa 97; Sünen-i Darimi c.1, sayfa 119; Sünen-i Ahmed b. Hanbel c.3, sayfa 182 )

 

‘’Allah elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi.’’ (Tirmizi, es-Sünen, K. İlm, sayfa 11)

 

Din konusundaki ihtilaflarda size Kur’an yeterlidir. (5324 – Buhari-Müslim-Nesai), (4727 – Muvatta-Müslim), (5406 – Buhari-Müslim)

Yukarıdaki hadisleri alıntıladığım için beni eleştirenler olacaktır. Hadisleri nakletme nedenim aslında hadis izleyicilerinin kendi kaynaklarında seçme yaptıklarını göstermeye çalışmaktır. Yoksa hadis izleyicilerinin yaptığı gibi dini kaynak olarak sunmak değil. Arada ciddi fark var. Ayrıca bir ateist nasıl Kur’an’dan örnekler vererek bize eleştiriler yöneltiyor ve bunu inanmadığı bir kaynaktan yapıyorsa, benimki de benzer bir yöntemle muhatabımın kendi çelişkilerini ona yine kendi inandığı kaynaklardan göstermeye çalışmaktır.

Yukarıdaki hadislerde, Peygamberimizin kendi kişisel sözlerini (hadislerini) yazdırmayıp sadece Kur’an’ı yazdırdığı, hadis yazanların yoldan çıktığı, din konusundaki ihtilaflarda Kur’an’ın yeterli olduğu söyleniyor. Bu hadislerden sadece birine bile inanan birinin, hadis kitaplarını bırakması gerekmez mi? Hadis kitaplarında yer alan buna benzer hadisleri neden görmüyorlar veya görmek istemiyorlar? Yoksa işlerine mi gelmiyor?